Doğa da yalnız olmak , hayatın anlamını çözmek için yeni sorular yaratmak veya var olan soru…
Üniversitedeki bir dönemi uzatarak bilinçli olarak çalışmaya başlamayı erteledim.Çünkü çalışmaya başladıktan sonra eskisi kadar kendime zaman ayıramayacak,dağda veya ormanda gezemeyecektim.
Üniversiteyi uzattığım bir dönem ailemin yanında iken geceleri geç yatıyor,öğleye kadar da uyuyordum.Öğlen uyandıktan sonra varsa yemek yiyordum yoksa da kitabımı , suyumu ,bir domates,biraz otlu peynir ,varsa bir meyve alıp dağa,çobanların hayvanlarını otlattığı uzak yerlere yürüyordum.
Yaz mevsimi ve öğle vakti yola çıktığım için hava çok sıcak ve zorlu geçiyordu.Yol üzerinde altına sığınabileceğim ağaç gibi birşeyler olmadığı için çantamı şemsiye niyetine kullanarak güneşten korunuyordum.
Bu sıcak hava da bu kadar yolu neden gittiğimi , kütüphanede veya evde de çalışabileceğimi söylemişti bir arkadaş. Benim bir çalışma ortamına sahip olmadığım için bu yolu gittiğimi düşünmeleri üzücü bir durumdu.
O sıcakta o kadar yolu çekmeme katlandıran şey , doğa da yalnız olmak , hayatın anlamını çözmek için yeni sorular yaratmak , var olan soru işaretlerini cevaplandırmaktı.
Doğa ve doğa’ya ait olanlarla baş başa kalmak benim yaşama hazırlanma ve anlamlandırma prova alanım olmuştur.
Gittiğim bu yerler , çocukken oğlaklarımızı otlatmak için götürdüğüm yerlerin ta kendisiydi.İstanbul’da üniversite okurken , acaba ben tekrar oralara tek başıma gidebilme cesaretini gösterebilir miyim diye bazen düşünüyordum.Çünkü oğlakları otlattığımız bu yerlerde yılanlar,kertenkeler,arı sürüleri gibi hayvanlarla karşılaşabiliyordunuz fakat o zamanlarda bunun gibi tehlikeli durumların pek farkında değildik.Fakat üniversite zamanımda bu durumun farkında olduğum için cesaretim kırılmıştı.
Doğa ile baş başa olduğum bir agacın altında kitap okurken bazen yanımdan kertenkelelerin geçişlerine tanık tanıyordum.Eğer buralarda kertenkeleler dolaşıyorsa yılanlarda dolaşıyordur.Çünkü gördüğüm kadarı ile kertenkeleler yılanların besin kaynağıydı.Yılanlara karşı uyanık olmak için bende sık sık etrafımı kolaçan ediyorum.
Günlerden bir gün kitap okuma esnasında yetişkin bir kertenkele bacaklarımın arasından hızla geçti ve biraz uzaklaştıktan sonra durup bana bakmaya başladı.Kertenkele ile biraz göz teması kurduktan sonra taşların arasına girerek ortadan kayboldu.Kertenkele ile kurduğumuz göz temasımızdan bile çok şey öğrenebildiğimi söyleyebilirim.
Sıcak günlerde, kervan geçmeyen bu yere başka kim gelirdi ki ? Tabiki de çeşitli bağımlılıkları olan fakat ihtiyaçlarını karşılayacak bir ortam bulamayan insanlar gelirdi.
Bu insanlar ihtiyaçlarını karşılaşırken etraflarında kimsenin olmadığından emin olmak istiyorlardı ve bulunduğum yerden ayrılana kadr uzaktan izleyerek bekliyorlardı.Fakat bazıları da beni görmezden gelirdi.Benim onları görmezden geldiğim gibi .
Bacaklarımın arasından geçip giden , görmezden geldiğim o yetişkin kertenkele gibi bu insanları da görmezden geldiğim için hayat doğa akışıyla devam etti.Büyük ihtimalle o kertenkele’ye zarar verseydim o da zarar verirdi.Aynı şekilde bu insanları görmezden gelmeseydim onlar da görmezden gelmeyecekti…